UZAKLAR, YAKIN OLSA!

6 Temmuz 2015 Pazartesi



Her şey geçmişte mi kaldı?
Ya da baştan beri böyle miydi, biz mi göremiyorduk?
Ne bileyim...
Sanki hatıraların acısını da tatlısını da ayıramaz olduk.
Büyük küçük ayırt edemez mi olduk ya da sevgi ile saygıyı ayıramaz mı olduk?
Bilemiyorum.

Cahillik midir mutluluk, yoksa bilgelik mi? Hangisi acıyı derin yaşayıp hangisi mutluluğu havada kapar?
Zihnimde o kadar soru işareti var ki, yeri geliyor ağzıma bir bant yapıştırmak zorunda kalıyorum.
Zihnimin kapılarını aralamak o denli büyük iş ki...
Gitmek istedim uzaklara, ve hala da istiyorum. Sevebileceğim uzaklar olsun istiyorum.
Dil lâl olmuş iken, gözler bülbül olsun istiyorum.

Uzak diyarların herhangi bir vadisinde gün batımını izlemek istiyorum. Güneş bana veda ederken, çimenlere uzanıp bencilce oksijeni sömürmek istiyorum.
Zihnim ve kalbimin çokça havaya, çokça merhamete ihtiyacı var.
Çokça hava, çokça merhamet…

İsmet Özel'in bir dizesi düşer hatrıma sık sık;

"Ben atlara ve uzaklara hayrandım"


Öyle ya, uzaklar...
Uzaklar çekiyor içim, uzaklara aşeriyorum.
Şairler ne güzel adamlar vesselam!


Beyza S.




GECEYE

Gecenin buz gibi kollarına bırakıyorum kendimi.
Üşüyorum. Üşümek neden aşkı hatırlatıyor bana.
Unutuyorum. Tüm kırgınlıklarımı, hırçın yalnızlıklarımı, kasvetli suskunluklarımı. Aşkı hatırlıyorum. Gecenin içinde aşk. Gece beni sardıkça aşkın kollarındayım.
Güven dolu serin hava. Mutlu oksijen. Sonsuz gökyüzü. Üçünün arasındayım. Unutuluşta, yok oluştayım.

Üşüyorum.

Gecekondular, tren garları, ıssız otoyollar, korkunç ormanlar, son model arabalar, hiç tanımayacağım insanlar benle üşüyor. Sen üşümüyorsun. Yalnızlığımla üşüyorum.
Sonu gelmeyecek yarınlara kadar sana açtığımı sandığım kollarım başıboş. Gece sahiplendi onları da. Koynumda kucak dolusu karanlıklar…
Uzun zamandır, karanlıktayım.


Gözlerim ay ışığıyla dolu. Bariz ışık yok artık hayatımda. Güneşim yok. Güneş nefret ve acıyla dolu, katlanamıyor gözlerim. Ay, gece ve ben varım. Gece oldukça ben varım. Her sessizlikte, her suskunlukta ben varım.

Bir yok oluşla girdim geceye. Bir aşkın sonunda. Hırsla öfkeyle, acıyla, hüsranla. Şimdi ona aşığım. Gece elimi avucumu dolduran, beni kendimle tanıştıran, yalnızlığımla barıştıran, sana nefretimi unutturan, masal tadında aşk öyküsünü her gün kulağıma fısıldayan bir kahraman. Gece, kimse kim. Her gün yanıma uğrayan sadık, fedakar, düşünceli dost.

Üşümeyi, yağmuru, çatıyı, gökyüzünü, dünyayı ve seni sevdiren, bazen avutmak için pembe yalanlar uyduran, dünyada beni sarhoş etmesine izin vereceğim tek içkim. Hayatı unutturan, umursamamayı öğreten, başımı döndüren uyuşturucum.

Gece varsa sen varsın ve gece varsa ben varım. Ben geceyi keşfettim, onunla yaşıyorum. Gece içimde ölmeyecek ben onun içinde öleceğim.


Merve Ş.