GEÇ KALMALAR

7 Eylül 2015 Pazartesi

Geç kalınan her şey can sıkıcıdır.
Can sıkıcı ve can acıtıcı...

Gitmek isteyene kal demek zorken, gitmek istemeyeni itmek daha zordur.
İçiniz yangın yeri iken, dışınız buzdan dağlar ile örülü olmalıdır. Olmalıdır ki 'can' tek taraflı sıkılsın. Tek taraflısı yansın. Tek taraflı acısın. Tek. Ve yalnız. Yapayalnız.

Doğrularınız ve yanlışlarınız tartışılırken, bir noktada tek ruh olup birbirinizi tamamlamanız nasıl da güven verici. Nasıl da iç rahatlatıcı, nasıl da sarılası bir duygu bu.
Merhamete sarılmak diye bir şey var. Herkes bilmez bunu. Herkes görmez, herkes duymaz.
Diliniz 'git!' emirleri yağdırırken, yüreğinizin kalmak fiilinin yalvarışını çekimliyor olması ve bunun görülmesi nasıl hissettirir bilir misiniz? Depremzede gibi. Enkaz altından sesinizi duyuruyormuşsunuz gibi. Yangın içerisindeyken gelen itfaiye merdiveni gibi. Rüzgarda bir çatı gibi.
Gibi ve gibi...

Elleriniz karşınızdakini iterken, parmaklarınızın omuzlarını kenetlemesi nasıldır bilir misiniz?
Bilir misiniz bir noktada buluşup kalbini yastık yapmayı ve uyumayı?
Bilir misiniz bir noktadayken ruhundan kesik bir ayna parçasında kendinizi görmeyi?
İstedikleriniz ve hayalleriniz süslenirken biraz biraz, bilir misiniz başka hayallere doğru ellerinizden kayıp gitmesini bazı şeylerin?
Tanıdık mıdır bu duygular size?
Bana tanıdık.
Bana yabancı değil.
Bana yakın.
Bana.
Ben....

Hazır olmadığınız uğurlamaların el sallamak zorunda olanısınız.
Yağmur yağarken şemsiye açmak yasaktır size.
Kar yağarken çıplak ayakla yürümek zorunda kalansınız.
Rüzgarlı bir havada gözüne toz kaçan o talihlisiniz.
Dalgalı bir denizde bahtsız balıkçı.
Ve belki balıkçı kayığı.
Terk edilmiş bir balıkçı kayığısınız.
Uzaktan izlemek yok mu o balıkların mutluluğunu...
Balıkların ve balık tutanların bordo gülüşlerini.
Beyaz oltalarını.
Eve dönerken kovası dolu bir baba-oğulun sevinçten korna çalışını.
Düğün konvoyunu kesen yalın ayak çocukları.
Ve daha niceleri...

Kalan olmak, seyirci olmaktır.
Seyirci kalmaktır.
Zamanın ilaç olduğunu söyleyecek birazdan yoldan geçenler.
Ve yoldan geçenler bilemeyecekler ki 'zaman'a bırakmak demek, her şeye geç kalmak demek.
Müdahale edilemeyen bir hasta misali.
'Zaman'a bırakmak zorunda kalmak çok acı.
Acı,çok garip.
Hayat, çok garip.
Tüm bu gariplikler, daha da garip.
Vesselam!



Beyza S.


3 yorum:

  1. ben hala geç kaliyorum hemde surekli :((

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu yorum yazar tarafından silindi.

      Sil
    2. İnsanız ve bu kaçınılmaz sanıyorum.
      Can sıkıcı bir durum olsa da kabullenmek zorunda kalıyoruz.
      Daha fazla geç kalmamanız ümidi ile.
      Sevgiler...


      Beyza S.

      Sil